Toplumsal Uzlaşma Olmadan Yapılan Anayasalar Kalıcı Olmaz…

26.01.2017 13:02:07


  TOPLUMSAL UZLAŞMA OLMADAN YAPILAN

  ANAYASALAR KALICI OLMAZ…

 

  Anayasalar “Toplum sözleşmesi” dir.

  Anayasa ile toplumlar, nasıl bir ülkede, nasıl bir rejim ve nasıl bir sistem ile yönetilerek yaşamak istediklerini ve bu yaşamda haklarının nelerden oluştuğunu ve bu haklarının nasıl korunduğunu görerek sözleşirler.

  Anayasalar bu özelliği nedeniyle toplumun her bireyini yakından ilgilendirir ve her bir bireyin yaşamına dokunur.

  Bireylerin yaşamını doğrudan ilgilendiren hukuk normlarının yer aldığı anayasanın, toplumun her bir kesiminin uzlaşısı ile yapılması, toplumun değişik kesimlerinin görüşlerinin yansıtılması ve özetle herkesin içinde kendisini bulabildiği BENİM ANAYASAM diyebildiği bir metin ortaya konulması gerekmektedir.

  Elbette siyasi partiler halkın temsilcileri olarak, seçmenlerinin görüşlerini bu konuda da dile getirecek, görüş ve düşüncelerinin Anayasa’ya yansımasının gayretinde olacaklardır. Ancak sadece siyasi partilerle yetinmek, katılımcı demokrasiler için yeterli değildir. Siyasi partilerin yanında, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, sendikalar, dernekler vb. gibi birçok temsil gücü bulunan organizasyonlarında  görüşleri alınmalı ve bu düşüncelerin yine “BENİM ANAYASAM” diyebilecekleri bir metin üzerinde uzlaştırılmalıdır.

   Öte yandan, yapılmak istenen anayasanın teknik ve hukuki yönünün daha iyi ve daha doğruya ulaştırılması için : Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinden, Barolardan, hukuk uygulayıcısı Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay gibi kurumlardan da görüş ve katkıları sorularak bilimsel açıdan da desteklenen bir çalışmayla anayasanın yapılması gereklidir.

  Oysa halen TBMM tarafından kabul edilerek referanduma sunulmaya hazırlanan anayasa taslağı bu süreçlerin hiç birisini yaşamadan, salt bir grubun siyasi düşüncesinin ürünü olarak, uzlaşmacılık yerine dayatmacı bir anlayışla topluma sunulmaktadır.

   Ülkenin içte ve dışta onlarca hayati sorununun bulunduğu ve bu yüzden Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde bulunulduğu bir dönemde, toplumun önündeki onlarca ve hatta yüzlerce yılını etkilemesi mümkün bir temel hukuk normunun, Anayasanın değiştirilmesi çabasını, hem de 2019 yılında yürürlüğe girmesi planlanan bir anayasa değişikliğinin bu günden ve böyle bir ortamda yapılmak istenmesini kabul etmek mümkün değildir.

  Olağanüstü hal (OHAL) gibi uygun olmayan bir dönemde, uzlaşma aramak yerine dayatma şeklinde sunulmakta olan anayasa değişikliği teklifine, içeriğindeki çok sayıda maddenin yarattığı hukuka aykırılıklara ilişkin eleştiri ve açıklama hakkımızı önümüzdeki günlere bırakarak, salt yapılış zamanı ve şekli itibariyle dahi karşı olduğumuzu siz değerli Muğla kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.


Muğla Barosu Adına
  Av. Cumhur UZUN
       Baro Başkanı