Baromuz Olağan Genel Kurulu ve Organ Seçimleri 6-7 Ekim 2018 tarihlerinde Baro Hizmet Binamızda Yapıldı.

12.10.2018 18:56:28
  • Büyük Font
  • Küçük Font
  • Sayfayı Yazdır
Baromuz Olağan Genel Kurulu ve Organ Seçimleri 6-7 Ekim 2018 tarihlerinde Baro Hizmet Binamızda Yapıldı.

Baromuz Olağan Genel Kurulu ve Organ Seçimleri 6-7 Ekim 2018 tarihlerinde Baro Hizmet Binamızda yapıldı.

 

Baro Başkanımız Av. Cumhur Uzun yaptığı konuşmada, şunları söyledi:


“Baromuzun 2016 – 2018 dönemine ait çalışmalarının değerlendirileceği genel kurul toplantımıza hoş geldiniz derken hepinizi ayrı ayrı saygıyla selamlıyorum. Avukat hak arayıcısıdır. Verilmeyen hakların alıcısı, yaşatılan haksızlıkların itirazcısı, hakların savunucusudur avukat. Hak aramak için, hakkı savunmak için, haktan yana durmak için, önce ülken olmalı ve o ülke hukuk ülkesi, hukuk devleti olmalı.

Bir ülkenin hukuk devleti olması için ise, evvela kuvvetler birbirinden ayrı ve bu kuvvetlerin birbirleri ile astlık üstlük ilişkisi hiç olmamalı, kuvvetler yan yana ama birbiriyle uyumlu güçler şeklinde var olmalıdır.”

“16 Nisan 2017 tarihinde yeni bir Anayasa kabul ettik. Ancak bu yeni Anayasa ile ülkemiz yeni bir yönetim biçimine, Cumhurbaşkanlığı yönetim şekline geçmekle kalmadı, evrensel normlarla değerlendirildiğinde kuvvetler ayrılığı  ilkesinden uzaklaşıp, adeta kuvvetler birliği esasına yöneldi.

Güçlü bir yürütme arzusu, tek yönetici başkan modeli, yasama ve yargıyı yürütmenin  kontrol ve denetimine bağladı. Türkiye Cumhuriyetini kuran milli iradenin temsilcisi meclis, etkinsizleştirilerek, yürütmenin başı başkanın, kanun yapıcı sekreteryası halini aldı.

Meclis çoğunluğunu, aynı günde yapılan seçim ile ve  bir siyasi partinin genel başkanı olan başkan belirlediği gibi, bu meclisten rızası dışında olası bir yasa çıkması halinde  de, neredeyse mutlak sayılacak bir veto yetkisi ile meclis kontrolünü, yürütme, sürekli olarak eline geçirdi.

Yürütmenin yasama üzerindeki bu vesayetinin son halkasını da, başkana verilen meclisi fesih etme yetkisi oluşturdu. Bu yapıdaki meclisten, başkana rağmen bir yasa çıkma olasılığı hiç olmadığı gibi, meclis yasama çalışmalarının, ancak başkanın arzusu doğrultusunda çıkarılan yasalardan oluşacağı önümüzdeki  günlerde çok açık görülecektir.

Yürütme, yargıyı da kontrolüne aldı. Kendi atadığı ve hiçbir seçime tabi olmayan  Adalet Bakanı eliyle, Adalet Bakanını Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun başkanı yaparak ve Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerini doğrudan yada dolaylı yollarla fakat tamamını kendisi atamak suretiyle etkisi altına aldığı gibi,
Başkanın çıkardığı Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini de denetleyeceği öngörülen Anayasa Mahkemesinin, mahkeme  üyelerinin atamalarını da başkan kendisi yaparak, adeta kendi yargıçlarından oluşan bir mahkeme yarattı.

Oluşumunu yürütmenin yaptığı, sürekli denetim ve etki gücünü elinde bulundurduğu bir yargının, tarafsız ve bağımsız olması düşünülebilir mi ?

İster bilerek, ister bilmeyerek yapılmış olsun, bizim artık kuvvetler ayrılığı düzenlemesine sahip bir anayasamız yok.

Kuvvetler ayrılığı yoksa, o ülkede hukukun üstünlüğü, hukukun üstünlüğü yok ise, o ülkede hukuk devleti yok demektir.

Devletiniz hukuk devleti değilse, sizin hukukçuluğunuzun da, avukatlığınızın da hiç bir anlamı olmayacaktır.Bu temel sorun, bizim için hem yurttaş olarak, hem de avukat olarak varlık sorunudur.

Anayasamızın, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyen, hem de güçlü ve kesin bir kuvvetler ayrılığını benimseyen bir yapıya sahip olmasını hep birlikte yaratmak zorundayız.  Yoksa biz yokuz.  Biz yoksak avukat, avukat yoksa adalet yoktur.”

“En az bu denli önemli ikinci sorunumuz  çok çoğalmaktır. Bugün 120.000 avukat var.

Beş yıl sonra 200.000 olacak. Bu ülkenin ihtiyacı olan avukat sayısı yaklaşık 80.000

Şimdi bile bu sayının çok üstündeyiz. Bu kontrolsüz çoğalmanın hemen şimdi ve derhal önüne geçmemiz gerekiyor.

Avukatlığı, hiçbir şey olamazsam avukat olurum anlayışından kurtarmamız gerekiyor.

Avukatlık, hiçbir şey olamadığınız zaman yapılacak bir meslek değil, çok şey yapabileceğiniz halde seçtiğiniz bir meslek olmak zorundadır.

Son olarak; Ülkemizde hukuka, adalete olan güven azalmamış, artık bitme noktasına gelmiştir. Durum bu denli vahim haldeyken günümüzde bir de af konusu konuşulmaktadır.

Her bir af, hukuka olan güvenin azalma sebepleri arasında ve belki de en can alıcı noktasındadır. Bizim, oturup, hukuka olan güven azalımın da, bu güne kadar çıkarılan af yasalarının ne kadar etkisi var diye değerlendirmeler yapmamız gerekirken, yeniden affı konuşuyor olmamız; Bundan böyle adaleti öldürdük, bizi de Allah affetsin dememiz anlamına gelecektir.

Af yanlıştır ve affederek suçluyu ıslah edemediğiniz gibi toplumsal barışı da sağlayamazsınız.

Bu duygu ve düşüncelerle genel kurulumuzun sizlere, baromuza, hukukumuza ve adalete katkılar sunmasını diliyor, hepinize bir kez daha en içten saygılarımı sunuyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı.

 

Seçimlerde 11 kişilik yönetim kurulunda Başkanlığa Cumhur Uzun, yönetim kurulu üyeliklerine ise ; “Av. Mehmet Karaarslan, Av. Demet Cem Tanış, Av. Levent Akgün, Av. Ayşe Mine Çetinkaya, Av. Tolga Turp, Av. Mihriban Moran Nalbant, Av.Süleyman Yalçın, Av.Enise Bakırkaya, Av.Rasim Mıstık ve Av.Ergin Çelik” seçildi.